Sevilay ÇOBAN
Kopenhag doğumlu İstanbullu Lale Günay Pınarel, Londra, Türkiye ve Hamburg hattında geçen iş hayatı boyunca New York’ta da bulundu. Londra Üniversitesi Goldsmiths Koleji’nde Avrupa Birliği Politika ve Ekonomileri (Goldsmiths College, University of London / European Union Politics and Economics) bölümünde mezunu olan Pınarel, uluslararası bir finans şirketinde uzun yıllar çalıştı.
Pınarel, o süreçte çöpten enerji üreten bir şirketin değerleme projesini yürütürken, atık konusu dikkatini çekti. Günlük hayatında ne kadar çok atık ürettiğini fark etmesini sağlayan bu proje, Pınarel’in “Net Zero Cup” girişiminin kapılarını araladı. Eşinin işi dolayısıyla Hamburg’a taşınınca finans sektöründen ayrılarak sürdürülebilirlik ve atık yönetimi konularında detaylı araştırmalar yaptı.
Önce kendi yaşam alanında atık yönetimi yapmaya ve kullandığı ürünlerin büyük bir bölümünün geri dönüştürülebilir malzemelerden üretilmiş olmasına özen gösterdi. Fark etti ki hem kendisinin hem de çevresinin tek kullanımlık bardak tüketim oranı oldukça yüksekti. Pınarel, “Net Zero Cup” girişiminin doğuş hikâyesini DÜNYA gazetesine şu sözlerle anlattı; “Önce, gün içerisinde sık tükettiğim kahveyi, geri dönüşümü mümkün olmayan tek kullanımlık bardak yerine, termostan içmeyi denedim.
Bir süre sonra termosun ağırlığı ve bulaşık makinesine uygun olmayan yapısından dolayı bambu bardağa geçiş yaptım. O konuda derinlemesine bir araştırmaya giriştim ve bambu tedarikçilerine ulaşmak için Çin’in Anhui bölgesine kadar gittim. Ancak daha sonraki arayışlarım esnasında şeker kamışı bazlı ham maddeler ile tanıştım ve bu ham maddelerin markam için daha uygun olduğuna karar verdim.”
“Her bardak bir fidana dönüşüyor”
3 yıllık bir Ar-Ge çalışmasının ardından ham maddeyi Almanya’dan tedarik etmeye başlayan Pınarel, bardakların üretimini ise Türkiye’de gerçekleştiriyor. Ham madde, bitki bazlı bir ürün olan şeker kamışının şeker için kullanılan bölümünden geriye kalan kısmından elde ediliyor. En önemli özelliği de karbon (CO2) nötr yapısı ve yeniden kullanıma uygunluğu ile sürdürülebilir olması.
“Havadaki karbondioksitin bir kısmı doğal olarak bardaklarımızın ham maddesinin içinde hapsoluyor. Bu sayede bardaklarımız kısmen ‘carbon sink’ (karbon yutağı) görevi görüyor ve tek kullanımlık atıkla beraber havadaki karbondioksit oranını da azaltıyor” diyen Lale Günay Pınarel, şöyle konuştu; “Almanya’daki ham madde üretimi yeşil enerji ile gerçekleştirildiği için ilave bir karbon ayak izine de yol açmıyor. Eğer bundan 10 sene sonra Net Zero bardaklar enerji için kullanılırsa sadece havadan aldıkları karbondioksiti tekrar havaya salacaklar.
Çünkü bu tarz bio bazlı ham maddeler CO2 nötrler ve havaya ekstra karbondioksit salınımı yapmıyorlar. Üstelik ham maddenin Türkiye’ye gelmesinden ve Türkiye’de bardakların üretiminden kaynaklanan karbon ayak izini de her bir bardak için Ege Orman Vakfı ile olan iş birliğimiz ile bir fidan dikerek telafi ediyoruz.”
Hedef: Yurt dışı satışı ve eğitime destek
Henüz yurt dışı satışa başlamadığını anlatan Pınarel, en kısa sürede bu konuda da bir girişimde bulunmak istediğini dile getirerek, “Hem bitki bazlı, karbon nötr bir ham madde kullanarak iklim krizine karşı mücadele ederek, hem de yıllarca kullanılabilecek bir ürün ile tek kullanımlık atığı azaltarak bir taşla iki kuşu vuruyoruz. Artı üçüncü kuş da yerel ekonomiyi destekliyor olmamız. Üretime 2022 yılında başladık.
Henüz çok küçük bir start-up’ız. Dördüncü kuş da aslında sürdürülebilirlikle ilgili bir Türk markası yaratma hedefiydi. Sırada yurt dışı satışı var. Sonrasında da Net Zero markası altında, mümkünse bitki bazlı ham maddesini Türkiye’den temin edebileceğim sürdürülebilir bir ürün daha ortaya çıkararak onun geliriyle de eğitimi desteklemeyi planlıyorum” dedi. Ekim 2022’den bu yana satışta olan Net Zero Cup bardakları hem perakende hem de sürdürülebilirliğe önem veren kurumsal müşterilere sunuluyor.