Güneş Bize Nasıl İyi Geliyor?

Selam Onedio Ailesi! 

İnsanlık Hallerine hoş geldiniz. 

Bugün ki konumuz güneş ışığı ve sağlımızın ilişkisi

Ruh halimizin iyiliği için ışığı ve karanlığı nasıl kullanabiliriz?

Işığın üzerimizdeki etkisi nedir?

Bölüm Linki: “Güneş Bize Nasıl İyi Geliyor?“

Öncelikle çok kısa ışığın ne olduğundan bahsedelim. Işık elektromanyetik bir enerji türüdür. Güneşten gelen fotonlar biyolojimizde aktif reaksiyonlara neden olur. Işık dalga boylarında hareket eder ve tüm her bir dalgasında enerji vardır. Farklı dalga boyları dokulara farklı derinliklerde girebilir. Örneğin, kırmızı ışık gibi daha uzun olanlar dokudan içeriye girerek, hücrelerimize kadar ulaşır. Işığın vücudumuzu etkileyebileceği yollar, doğrudan veya dolaylı olabilir. Yani gözümüzden, beynimizden ve cildimizden bunun faydalarını biyolojik olarak yaşayabiliriz.

Melatonin dengemiz ve bütünsel sağlığımız 

Büyük hayranı olmamız gereken bir molekülden bahsetmek istiyorum: Melatonin. Beynimizin karanlık ortamlarda, karanlığa tepki olarak ürettiği bir hormon. Bizim dahili olarak içimizde dönen 24 saatlik ritimlerimizi ayarlar ve uykuya dalmamızı sağlar. Sirkadiyen ritmimiz denilen bu 24 saatlik içsel döngümüz, doğal melatonin üretimiyle sağlıklı ilerler. 

Melatonin takviyesi alıyorsanız bir durup düşünün. Çünkü bilim insanları son dönemde melatonin takviyeleri konusunda oldukça şüpheciler. Bunları kullandığınız süreç boyunca melatonin salınımındaki ritimler çok değişiyor ve doğal melatonin salınımıyla ilgili tekrar düzene girmekte sorun yaşayabiliyoruz. O yüzden bu yazının ana konusu olan, dünyanın en güçlü melatonin takviyesinin, her gün tam olarak tepemizde olduğunu hatırlatıyorum; Güneş ışığı ? 

Işık, beynimizde melatonin üretimini durduran bir hücreyi harekete geçiriyor ve o bölümü blokluyor. Biz kendimizi güneş ışığına maruz bırakarak gün içinde ne kadar az melatonin salgılarsak, o kadar çok enerjik hissediyoruz ve ruh halimizi canlı ve yüksek tutabiliyoruz. Güneş ışığı sayesinde, melatonin salınımını gün sonuna kadar baskılamış oluyoruz ve bu sayede gece olduğunda çok daha kaliteli ve derin uyuyabiliyoruz. Arkasından sabahları çok zinde ve dinlenmiş uyanabiliyoruz, sonra sabahları tekrar güneş ışığına çıkıyoruz ve bu sağlıklı bedensel döngüyü devam ettiriyoruz.

İşin anahtarı: Sabahları uyanır uyanmaz en az 10-15 dk kendimizi dışarıya atmak ve hava bulutlu da olsa, açık da olsa, güneş ışığına maruz kalmak.

Tabii güneşe direk bakmayın, sadece açık havada vakit geçirin, dolanın, yürüyüş yapın, esneme hareketleri yapın, açık havada kalarak ve güneşe doğru yönelerek durun ? Bunu güneş gözlüksüz olarak yapın. Arada cam-pencere olmamalı. Kontak lens veya numaralı gözlük kullanıyorsanız sorun yok. 

Kendinizi çok daha enerjik ve iyi hissedeceksiniz, her konuda motivasyonunuz çok artacak, üstelik en güzeli çok daha iyi uyuyacaksınız. Akşam olup güneş battığında ise, karanlık tarafa geçiyoruz, evinizde ki parlak ışıklar açmayın, beyaz ışıklara maruz kalmayın, kırmızı ışıklı, mum ışıklı ve loş bir ortam yaratın. Hava karardıktan sonra hep düşük dimli ve kısık ışıklar kullanın. Ne kadar iyi uyuduğunuzu ve ne kadar zinde uyandığınızı hissettikçe bunu daha çok uygulamak isteyeceksiniz ve umuyorum ki hayatınıza kattığınız bir numaralı sağlık alışkanlığına dönüşecek.

Işık ve cinsel arzumuz

Şimdi gelelim seksi bir konuya… Yaz geldiğinde kendinizce ve insanlarda daha çok seksüel aktivite olduğunu hiç fark ettiniz mi? Peki bu neden ve nasıl oluyor?  İşte bunun nedeni de Güneş ışığı. Çiftleşme arzusu için kritik olan testosteron ve östrojen üretimini engelleyen Melatonin, güneş ışığına maruz kaldığımızda bloke olduğu için, uzun yaz günlerinde bu alanlarda daha istekli olduğumuzu bilimsel olarak söyleyebiliriz. Hem erkekler hem kadınlar için bu durum aslında arzulamak ve arzulanmakla bağlantılıdır, yani uyarılmamızla ilgilidir. Sonuç olarak yaz aylarında, testosteron ve östrojeni, çiftleşme arzumuzu daha çok arttıran yine ışık ve onun ana kaynağı güneştir. Bunun kışın etkisi yok sanmayın, kışın maruz kaldığımız güneş ışığı da aynı etkiye sahiptir, burada sadece dozaj çok daha yükseldiği ve sosyal boyutta yaz aylarında sosyalleşme arttığı için, daha çok hissedilir ve nihai olarak yaşanır.

Işık ve ruh halimiz

Aslında ışığın kendisinden çok, hangi renk ışığa hangi zaman dilimlerinde maruz kaldığımız bizim ışık sayesinde değişkenlik gösteren ruh halimizin dengesini belirliyor. Gündüz ultraviolet ışığa, yani güneşe maruz kalmak ruh halimizi çok iyileştiriyor. Fotonlar sayesinde direkt olarak bize enerji veriyor ve odaklanma yetimizi, motivasyonumuzu, hayata olan aşkımızı arttırıyor. Ancak aynı ışığa, gece boyunca maruz kalmak bize zarar veriyor. Özellikle akşam saat 10 ile sabaha karşı 4 saatleri arasında çeşitli yapay ışıklara maruz kalmak, yani örneğin geceleri düzenli olarak çok fazla ışığa maruz kalmak, kalitesiz uyku, çabuk yaşlanma, mod düşüklüğü ve hatta kronik olursa depresyona kadar neden olabiliyor. O yüzden kapkaranlık bir ortamda uyumamız gerekiyor.

Peki, sonuçta ne yapmalıyız?

Sabah uyanıyoruz, telefonumuza bakmıyoruz, uyandıktan sonra en az 1 saat kahve içmiyoruz. Uyanır uyanmaz seri bir şekilde kendimizi açık havaya atıyoruz. Her sabah, hava güneşliyse sadece 5-10 dk, hava bulutluysa 20-30 dk gözümüzde güneş gözlüğü olmadan, açık havada güneşe maruz kalıyoruz. Hava bulutluysa bunu yapmamız daha önemli, çünkü gün içinde sandığımız kadar güneş ışığı almıyoruz. Hatırlatıyorum: Güneşe direkt bakmıyoruz.  Açık havada bulunmamız yeterli. Fotonların ve nötrinoların beynimize, bedenimize ve ruhumuza iyi gelmesine müsaade ediyoruz. Güneşin şifasına ve sağlığımıza olan katkılarına güvenmeliyiz. Zaten hem bilim hem ilim bunu söylüyoruz ? Ben bu süreyi genelde açık havada yürüyüş yaparak veya toprağa basıp topraklanarak değerlendiriyorum. Bunu sabahları yapmak, fizyolojimize en iyi gelen alışkanlıklardan biri. 

Bugünlük bu kadar. Sabahları ışığınızı almayı ihmal etmeyin. 

Kendinize çok iyi bakın. Bizi takip edip, bildirimleri açmayı unutmayın. ? 

Hoşça kalın. Sonsuz Sevgiler! 

YouTube

Instagram

X

Tiktok

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir