Hollandalı ünlü ressam Vincent Van Gogh 1853-1890 yılları arasında yaşadı. On yıl yıldan biraz fazla bir süre içinde 860’u yağlı boya olmak üzere 2100’ün üzerinde esere imza attı. Van Gogh şizofren miydi? Kulağı neden yoktu? İntihar mı etti? İşte Vincent Van Gogh’un hikayesi
30 Mart 1853’te doğan ressam, üst orta sınıf bir ailenin çocuğuydu. Çocukken ciddi, sessiz ve saygılıydı. Gençliğinde sanat simsarı olarak çalıştı ancak Londra’ya gönderildikten sonra bunalıma girdi. Dine döndükten sonra Belçika’nın güneyinde Protestant misyoner olarak çalıştı. Sağlığı bozulup yalnızlık içinde yaşadıktan sonra ebeveynlerinin yanına döndü ve 1881 yılında resim yapmaya başladı.
KARDEŞİNDEN DESTEK ALDI
Van Gogh küçük kardeşi Theo tarafından maddi olarak desteklendi. Sanat simsarı olan Theo van Gogh, kardeşine hem finansal hem de duygusal yönden destek sağlamasının yanı sıra kardeşinin dönemin sanat dünyasının nüfuzlu kişilerine erişimine de önayak oldu.
Van Gogh eserlerinde en ayırt edici nitelik canlı renklerin görülmemesiydi. 1886 yılında taşındığı Paris’te, izlenimci hassasiyete karşı tepki gösteren ve aralarında Émile Bernard ile Paul Gauguin’in de bulunduğu avangart üyeleriyle tanıştı. Çalışmaları geliştikçe natürmortlara ve yerel manzaralara yeni bir yaklaşım getirdi. Resimlerinde daha parlak renkler kullanmaya başladı ve daha sonra 1888’de Fransa’nın güneyinde kaldığı Arles’te ustalaşacağı kendine özgü bir üslup geliştirdi. Bu dönemde zeytin ağaçları, selviler, buğday tarlaları ve ayçiçekleri de tuvallerine konu olmaya başladı.
PEKİ VAN GOGH KULAĞINI KENDİSİNİ Mİ KESTİ?
Herkes bu soruyu merak eder. Van Gogh kulağını neden kesti? Geçirdiği sinir krizi sonrasında başkasına değil kendine zarar verdi. Psikolojik sorunları olan ressam, düzgün beslenmedi ve aşırı alkol aldı. Gauguin ile arkadaşlığı, bir ustura ile yoluna çıktı. Öfke nöbeti soncu sol kulağının bir kısmını keserek, kendini yaralandı. Ressam kulağı sarılıyken, otoportresini yaptı.
KENDİNİ ÖLDÜRDÜ
Bir dönem akıl hastanesinde kalan ressam, hastaneden kendi isteğiyle ayrıldıktan sonra Paris yakınlarında Auvers-sur-Oise’da Auberge Ravoux’ya taşındı ve tedavi gördü. Ancak depresyonları devam etti. 27 Temmuz 1890’da silahla kendini göğsünden vurdu. İki gün sonra 29 Temmuz 1890’da yaraları nedeniyle öldü.
ÖLÜMÜNDEN SONRA ÜNLENDİ
Ünlü ressama yaşadığı sürece deli gözüyle bakıldı. Vincent Van Gogh intihar etmesinin ardından şöhret kazandı. Tarihte “çılgınlık ve yaratıcılığın bir arada olduğu söylemlerini” gösteren bir ressam olarak yer aldı.
VAN GOGH’UN EN ÜNLÜ RESİMLERİ
1888’de yaptığı Cafe Terrace At Night adlı tabloyu Van Gogh, bu kafeyi gece gördüğünde karar verdi. Renklerinden çok etkilendiği için, resmi gözünün gördüğü şekilde, az ışık altında gece yapmaya karar verdi.
AYÇİÇEĞİ TABLOLARI
Yine aynı yıl yaptığı Ayçiçekleri, Van Gogh’un dünya çapında en popüler olan eserlerinden. Van Gogh’un ilk yaptığı seride, olgunlaşmış kesik ayçiçeklerinin bir zemin üzerinde resmedildiği görülüyor. Daha sonra çiçeklerin vazodaki versiyonlarını yaptı.
SARGILI KULAKLI OTOPORTRE
Sargılı Kulaklı Otoportre Van Gogh ile Gauguin arasında yaşanan ve Van Gogh’un kulağını kesip bir fahişeye hediye etmesiyle sonuçlanan olaydan iki hafta sonra ortaya çıktı. Ressam bu otoportreyi, yaşadıklarından sonra tamamen değişmiş olan imajının bir yansıması olarak ortaya çıkardı. Hastaneden çıkmasının ardından normale döndüğünü ve kendi kendine idare edebildiğini içten içe ispatlamaya çalıştı. Akıl hastanesine kapatılmasının gerekli olmadığını doktorlarına göstermeye çalıştı.